Aslında temiz adamdır bu. İçini ferah tutar canını sıkmaz. Neticede yaptığı işe güvenir. Taa ki restart edilen makineden bir kaç dakika geçmesine rağmen ping gelmeyene kadar. Şimdi sen yaptığın işten eminsindir de omzundan izleyen iki üç adam varsa onları sakinleştirmek adına bir kaç kelam etmek gerekir. Genelde bu durumda “Update vardır ya gelir birazdan” gibi klişeler ortamı yatıştırmaya yeter de artar bile. Hele bir de ortamdakilerden biri “Tabi abi, geçen bizde falanca yerde filanca sunucuyu restart ettik 2 saat gelmedi arabaya bindik gittik baktık update varmış” gibi başka bir çalışmadan referans verdi mi tamamdır. Yalnız 10. dakika sonrası ekipte “Bir hava mı alsak?” başlığı altında Çay-sigara koalisyonları baş göstermeye başlar. Tabi onlar rahat ama bizim restart emrini veren sistemci arkadaş gergindir. Neticede emri o vermiştir. Omzundaki sorumluluk her dakika giderek artmaktadır. Ayrıca her geçen dakika ortamdakilerin desteğini kaybettiğini hissetmeye başlar. Her kafadan bir felaket senaryosu çıkmaktadır. -Kesin patlattık(n) makinayı. -Yok abi update olsa şimdiye gelirdi. Kesin sıkıntı var makinada zaten belliydi. -Bizim bir arkadaş var Tencere İmalat firmasında sistemci. Aynı yaştayız. Lavuk sunucuyu restart edip atlıyor uçağa Tayland’a makine açılmadan geri geliyor. Bizimki yeni bir CMD açar bir ping daha yapıştırır, gelen giden yoktur. Yanındakilere "vCenter’ın şifresi neydi yav" der? O andan itibaren vCenter şifresi büyük bir kaosa dönüşür. Yanlış girilir vCenter kilitlenir. Hostların şifreleri zaten hak getire. Sistemci o an kuş olmak, kuş olup da uçmak DataCenter’a konmak ister ama ne çare. Bir süre sonra vCenter’ın şifresi bulunur (123!Abcd), sanal makinaya konsol atılır görülür ki makine update yapılandırma ekranındadır. Ekranda “lütfen ellemeyin update yapıyoruz” gibi bir ibare vardır. Adamımız rahat bir nefes almış ve arkasına yaslanmıştır. Sorun çözülmüş müdür? Hayır. Ama tespitte haklı çıkılmıştır. Bu gelecek…